Ana Sayfa Arama Galeri Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

DEVA Partili İstanbul Milletvekili Rızvanoğlu’ndan orman yangınlarına tepki

Orman Genel Müdürlüğünün 2025 yılı Performans Programı’na göre yangına hassas

Orman Genel Müdürlüğünün 2025 yılı Performans Programı’na göre yangına hassas bölgelerde ilk müdahale süresi hedefinin 10 dakika olarak belirlendiğini söyleyen Rızvanoğlu, bu hedefi “göz boyama” olarak nitelendirdi. 2024 yazında günlerce süren yangınlara bu sürede müdahale edilip edilmediğini sorgulayan Rızvanoğlu, “Gelelim yangına müdahale süreçlerine. Az önce saydığımız bu kadar büyük risklere rağmen hazırlık hangi düzeyde?  Orman Genel Müdürlüğünün 2025 yılı Performans Programı’na göre, yangına hassas bölgelerde ilk müdahale süresi, 11 dakika olarak belirtilmiş. 2025 için hedef, bu süreyi 10 dakikaya indirmek.  Bakın bu tamamen göz boyama ve algı yönetimi. Haziran 2024’te İzmir, Muğla ve Bolu gibi illerde günlerce süren yangınlar yaşandı. Bu yangınlara müdahale süresi gerçekten 11 dakika mıydı? Hangi yangına,  hangi araçla,  ne kadar sürede müdahale edildi? Bakın yangınların %50’sinin nedeni bilinmiyor. Bunları bilmeden nasıl mücadele edeceksiniz, nasıl müdahale edeceksiniz? ” dedi.

Yangınla mücadele eden personel sayısının da azaldığını vurgulayan Rızvanoğlu, "Gelelim yangınla mücadeledeki en kritik unsurlardan birine: personel meselesine. Orman Genel Müdürlüğünün 2023 yılında 44 bin olan personel sayısı 2024 yılında 42 bine düşmüş.  Bu ne demek biliyor musunuz?  Yangınla mücadelede en temel araçlardan biri olan arazözlerde, bugün tam kadro çalışacak personel yok demek. Evet, aracı sürecek bir şoför belki var. Ama hortumu araca bağlayacak biri var mı? Ya da hortumu yanan bölgeye taşıyacak kimse var mı? Maalesef o ekip yok. Arazöz var ama ekibi eksik. Bu, yangınla mücadelede en temel zincirin kopması demek. Dahası var: orman yangınları gibi uzmanlık gerektiren bir alanda hâlen geçici personelle çalışılıyor. Yani ormanı tanımayan, araziyi bilmeyen, yangının dilinden anlamayan personelle sahaya çıkılıyor. Oysa bu iş,  sadece fiziksel güçle değil;  bilgiyle, tecrübeyle yapılır. Yangınla mücadele, mevsimlik değil, stratejik bir iştir. Ve bu strateji, geçici değil, kalıcı kadrolarla yürütülmelidir" dedi.

Türk Hava Kurumuna ait yangın söndürme uçaklarının yıllarca “hurda” denilerek dışlandığını ancak daha sonra bu uçakların satışa çıkarıldığını hatırlatan Rızvanoğlu, şunları söyledi:

“Ve orman yangınları denince, atlamamamız gereken çok çarpıcı bir örnek var: Türk Hava Kurumunun yangın söndürme uçakları. Yıllarca bize ne dendi? ‘Türk Hava Kurumunun uçakları hurda,  çalışmaz,  tamiri bile masraf.’ Peki sonra ne oldu? O uçaklardan 8’i satışa çıkarıldı. Hem de üçü hâlen aktif olarak çalışabilirken. Şimdi burada büyük bir çelişki var. Ve bu çelişkinin bedelini de doğa ödüyor. Ormanlar ödüyor.  Biz ödüyoruz. Bakın bu teknik bir mesele değil. Bu, doğrudan siyasi bir tercih. Türk Hava Kurumu gibi büyük işler başarmış, geçmişten bugüne emanet bir kurumu sahipsiz bırakıyorsunuz.  İçini boşaltmaya, sonra da ‘iş görmez’ deyip tasfiye etmeye çalışıyorsunuz. Bu bir yöntem hâline geldi.  Sistematik bir tutum. Yani elimizde arızalı, hurda uçaklar yok; Kullanılmayan ama kullanılabilir bir imkân var. Evet, yanlış duymadınız: kullanılmayan bir imkân. Ve bu da çok açık bir tercihtir. Yıllar içinde halkın vergileriyle alınmış bir kapasite, bilinçli olarak devre dışı bırakılıyor. Oysa bu uçaklar onarılıp tekrar hizmete alınabilirdi. Ama yapılmadı. Satış tercih edildi. Oysa Orman Genel Müdürlüğü, Türk Hava Kurumu ve TUSAŞ iş birliği devam ettirilerek bu kaynaklar kullanılabilirdi.  Ama kullanılmadı. Daha özenli davranılabilirdi ama davranılmadı.  Bir de THK’ya atanan kayyum meselesi var. Kuruma atanan kayyumların görevi kurumları sonlandırmak, tasfiye etmek değil, devamlılığı ve ayakta kalmasını sağlamaktır. Ancak yılların Türk Hava Kurumunda durum böyle ilerlemiyor.”

Afet yönetimindeki dağınıklığa da dikkat çeken Rızvanoğlu, yangınlarda hangi kurumun ne yapacağının hâlâ net olmadığını, yetki karmaşası yaşandığını ve erken uyarı sistemlerinin yetersiz kaldığını ifade etti. Bu nedenle Meclise sundukları kanun teklifiyle, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde “Doğal Felaketlerle Mücadele Kuvvetleri Komutanlığı” kurulmasını önerdiklerini açıkladı.

Yeni yapının sadece yangınlarda değil, deprem, sel ve çığ gibi afetlerde de görev alacağını belirten Rızvanoğlu, “Bu yapı, sadece orman yangınlarında değil, depremde, selde, çığda da görev alacak. Kendi hava filosu olacak. Eğitimli, profesyonel kadrosu olacak. Sivil savunma ile entegre çalışacak. Kriz öncesinden kriz sonrasına kadar süreci yönetecek. Çünkü afetlere karşı çözüm, sadece ‘kriz anında müdahale’ değildir. Asıl mesele, hazırlık ve sürekli görevde olan yapılar kurmaktır. Bu nedenle biz bu yapıyı, ulusal bir ihtiyaç, stratejik bir zorunluluk olarak görüyoruz.” dedi.

Hibya Haber Ajansı